EğitimGündemKültür & SanatManşet

Artık İstanbul’a iki damla yağmur yağsa bile trafik yoğunluğu yüzde 90’na ulaşıyor.

Okulların kapalı olması, hafta sonu, gece yarısı vs. fark etmiyor. Trafik hep kilit!
Beş km yol bazen 2 saatte aşılıyor. İnsanlar trafikte çıldırıp arabasını otoparka bırakıp, yürüyerek evine ulaşıyor.
İnsanlar bir yere gidecekse 40 kere düşünüyor! ‘Ya trafikte kalırsam’ korkusu İstanbul’un hem ekonomik hem de sosyal hayatını etkiliyor.


İstanbul’da trafik yoğunluğu yılda kişi başı 288 saat zaman kaybına neden oluyor! Üstelik bu rakam genele vurulmuş hali! Oysa günümüzde zaman en değerli şey!
8,5 milyon vatandaşın aktif yolculuk yaptığı kentte trafik sıkışıklığının yol açtığı yıllık ekonomik kayıp 10 milyar dolar!
Bir de bu sorunun görünmez katil; hava kirliği boyutu var!
Özellikle sabah ve akşam saatlerinde trafiğin yoğunlaşmasıyla birlikte yüzde 30 daha fazla fosil yakıt tüketiliyor. Buna bağlı olarak da hava kirliliği artıyor!
Trafikte, işlek yollara yakın evlerde kanser solunuyor! Türkiye’de hava kirliliğinden yılda en az 42 bin kişi ölüyor!
İstanbul’un nüfusu 15 milyon 655 bin kişi. Günü birlik ziyaretçilerle birlikte nüfus 18 milyona ulaşıyor.

YÜZDE 1’E SIKIŞTIK!
İstanbul il alanı olarak ülkemizin yüzde 1’ini kaplıyor ama toplam nüfusun yüzde 20’si burada! Tüm ticari kuruluşların yüzde 40’a yakını mega kentte. Ulusal vergi gelirinin yüzde 40’tan fazlası İstanbul’dan toplanıyor ama yıllardır trafik sorununu çözülemiyor.
18 milyon insanı, ticaretin yüzde 40’ını, en büyük üniversiteleri, hastaneleri, hava limanlarını, 53 ildeki toplam araç sayısı kadar taşıtı (5 milyon 561 bin 214 kayıtlı araç) ülkenin yüzde 1’lik alanına sıkıştırırsanız kim gelirse gelsin bu sorunu çözülmez.
Daha da kötüsü; deprem riskine rağmen İstanbul sürekli büyüyor! Korkarım bu büyüme şehir Ümraniye çöplüğü gibi patlayana kadar devam edecek.
Öte yandan şehrin merkezlerine araç sokmama, trafik sıkışıklığı fiyatlandırması, tekçift plaka, merkezlere yakın dev otoparklar, önemli kavşaklarda devamlı polis tutma, toplu taşıma zorunluluğu vs. gibi kısmı çözümler bile üretilmiyor.
Stres, kansere yol açan kirli hava, kişi başı 288 saat zaman kaybı, sosyal hayatın sekteye uğraması vs…
İstanbul’dan kaçan kurtulur, yaşam süresi artar, daha sağlıklı ve huzurlu yaşar!

***

MORDOR’UN ORDUSU GİBİYİZ!
İstanbul’da trafik yoğunluğu okulların kapalı olduğu günlerde bile yüzde 90’lara ulaşırken şehrin belediye başkanı, valisi, Kara Yolları Müdürlüğü, trafik denetleme şubesi vs. kalıcı çözüm üreten yok!
Bari birlikte hareket etseler!
Ekrem İmamoğlu da kendinden önceki İBB başkanları gibi trafik sorununu çözme vaatlerinde bulunmuştu:
 “Ulaşım sorununu 5 yıl içerisinde İstanbul’un gündeminden çıkaracağım.”

 “Nüfusun yüzde 88’i yürüme mesafesinde metroya erişebilecek düzeye gelecek…”
 “Aracını transfer merkezlerine park eden herkes, toplu taşımadan ücretsiz yararlanacak.”
 “İstanbul’da otopark sorununu gündemden çıkaracağız. 100 bin kapasiteli otoparklar yapacağız.”
 “Akıllı Trafik Yönetim sistemi kuracağız. Şehrin 1 saat sonraki trafik durumu tahmin edilecek ve önlem alınacak.”
 “TEM’de kuracağımız Megabüs’le metrobüs hattının yükünü hafifleteceğiz…”
İmamoğlu siyasi kariyerini CHP Başkanı ya da Cumhurbaşkanı olma üzerine kurmadan önce trafik gibi şehrin sorunlarına yoğunlaşmalı!
Elbette trafik yoğunluğunun tek sorumlusu İmamoğlu değil, bu sorun onu da aşıyor!
Lakin ortada şehrin temel sorunlarını çözecek icraat da yok! Konserler, Kent Lokantaları, kedi-köpeklere mama dağıtımı gibi PR odaklı sosyal medya belediyeciliği var!
En kötüsü ise; İstanbulluların günde 2-3 saat trafikte beklemeye alışması!
‘Yüzüklerin Efendisi’ndeki Mordor’un Ordusu gibi sabah güneşi görmeden yollara düşüp akşam karanlığında evlere dönüyoruz!
Hayat mı bu?

Okunma Sayısı: 160
Başa dön tuşu